Altyazı (Korku Yıllığı 2012)
Korku Kapanı,
2012 yılında sinemalarımıza ulaşmayı bir şekilde
başarabilmiş
düşük
bütçeli B-tipi bir korku/bilim-kurgu filmi. Korku filmlerinde belki de artık
yasaklanması gereken (!) yanıp sönen ve cızırdayan ışıklar efekti ile daha
açılış
jeneriğinde
karşılaşınca,
klişeler
açısından zengin bir film izleyeceğimizi anlıyoruz. Bir radyo sesi dinliyoruz sonra, ardından şiddetli
bir gürültüyle sarsılıyoruz. Filmdeki karakterler gibi, biz de ne olduğunu
anlamaya çalışırken
gökten uçak motoruna benzer bir parçanın düşmekte olduğunu
görüyoruz. O yöne doğru ilerleyen bir kadının köpeği garip bir şeyler olduğunu
hissediyor ve biz de birazdan köpeğe neler olabileceğini.
Bu açılışın
ardından, filmin tamamına yakınını başlangıçtaki garip olaylar sonrası bir depoda (Storage 24) sıkışıp
kalmış
karakterlerimizin başına gelenleri izleyerek geçiriyoruz. Filmin, District 9’dakileri andıran
uzaylı yaratığı,
güvenlik görevlileri, ordu ya da NASA’dan bilim insanlarıyla değil,
sıradan Londralılarla baş başa
bu filmde. Bu sıradan Londralıların sıradan dertleri de var. Ana karakterlerden
Charlie, sevgilisinin kendisini neden terk ettiğini önceleri bir türlü
çözemiyor örneğin.
Oysa “ilişkiler
biter, insanlar değişir”
diyor yakın arkadaşı Mark. “Beni artık heyecanlandırmıyorsun, mutlu edemiyorsun; bitti,
neden anlamıyorsun” diyor eski sevgilisi Shelley. Yani “bir şey
olur, herkesin gerçek karakteri ortaya çıkar” vurgusu da var bu tuhaf uzay
filminde. Filmin bundan sonrasında hemen her şey aynen beklenebileceği
gibi ve oldukça ağır
bir tempoda ilerliyor: uzaylı yaratık klastrofobik bir mekanda kötülük saçıyor,
kalbi kırık Charlie ise, bu zor koşullarda kahramanca davranıyor. Depoda sıkışıp kalan diğer
kişiler
arasında, cesurlar da var korkaklar da; hemen pes edenler de var mücadele
edenler de; ve hatta, arkadaşını sırtından vuranlar da.
Film,
“göstermek”ten de hiç çekinmemiş. Epey kan revanın yanı sıra, uzaylı yaratığı da bol bol, hatta
boydan görüyoruz. Attack the Block’taki kadar eğlenceli bir tarzda
olmasa da, yer yer absurd komedi unsurları da kullanılmış. Örneğin,
uzaylı yaratık arkadan yaklaşırken etrafındakilerin “hadi kapıyı aç” diye tekrar tekrar bağırmaları
kapıyı açmaya çalışan karaktere pek yardımcı olmuyor. Başka bir sahnede, filmin
renkli karakterlerinden David’den, yaratıkla burun buruna geldiği
gergin bir anda şu
repliği
duyuyoruz: “kötüsün, aynı karım Mary gibi”. Ve filmin başında kocaman bir kurt
köpeğini
haklayan yaratık, oyuncak versiyonuyla aynı kolaylıkla baş edemiyor. (sinir bozucu
oyuncaklar son dönemde korku filmlerinde çok moda gibi!) Filmde izlediğimiz
absurd hallere bir diğer örnek ise, filmin “paylaşılamayan kız”ı Shelley’yi yaratığın da uzun uzun süzmesi, yüzüne dokunması, neredeyse yanağını
okşaması.
“Sıkışık mekanda uzaylıyla mücadele” teması filmde, “zor
zamanlarda düzgün davranma/davranamama” temasıyla kol kola gidiyor. En düzgün
davranan kişinin, filmin tek siyahi karakteri olması hoş bir detay. “Klastrofobik his” üzerinden çalışan bu filmdeki (filmin geneline hakim bu his,
tavandaki yuvarlak havalandırma boruları içinde çekilen sahnelerde daha da
baskın) bir diğer hoş detay, filmin zaman zaman karakterlerin gözlerini
yakın plana alarak (hatta bazan tek göze zoom yaparak) korkuyu gözlerde
göstermeyi denemesi.
No comments:
Post a Comment