Saturday 19 July 2014

Korku Kapanı (Storage 24)

Özlem Öz
Altyazı (Korku Yıllığı 2012)





Korku Kapanı, 2012 yılında sinemalarımıza ulaşmayı bir şekilde başarabilmişşük bütçeli B-tipi bir korku/bilim-kurgu filmi. Korku filmlerinde belki de artık yasaklanması gereken (!) yanıp sönen ve cızırdayan ışıklar efekti ile daha açılış jeneriğinde karşılaşınca, klişeler açısından zengin bir film izleyeceğimizi anlıyoruz. Bir radyo sesi dinliyoruz sonra, ardından şiddetli bir gürültüyle sarsılıyoruz. Filmdeki karakterler gibi, biz de ne olduğunu anlamaya çalışırken gökten uçak motoruna benzer bir parçanın düşmekte olduğunu görüyoruz. O yöne doğru ilerleyen bir kadının köpeği garip bir şeyler olduğunu hissediyor ve biz de birazdan köpeğe neler olabileceğini.

Bu açılışın ardından, filmin tamamına yakınını başlangıçtaki garip olaylar sonrası bir depoda (Storage 24) sıkışıp kalmış karakterlerimizin başına gelenleri izleyerek geçiriyoruz. Filmin, District 9’dakileri andıran uzaylı yaratığı, güvenlik görevlileri, ordu ya da NASA’dan bilim insanlarıyla değil, sıradan Londralılarla baş başa bu filmde. Bu sıradan Londralıların sıradan dertleri de var. Ana karakterlerden Charlie, sevgilisinin kendisini neden terk ettiğini önceleri bir türlü çözemiyor örneğin. Oysa “ilişkiler biter, insanlar değişir” diyor yakın arkadaşı Mark. “Beni artık heyecanlandırmıyorsun, mutlu edemiyorsun; bitti, neden anlamıyorsun” diyor eski sevgilisi Shelley. Yani “bir şey olur, herkesin gerçek karakteri ortaya çıkar” vurgusu da var bu tuhaf uzay filminde. Filmin bundan sonrasında hemen her şey aynen beklenebileceği gibi ve oldukça ağır bir tempoda ilerliyor: uzaylı yaratık klastrofobik bir mekanda kötülük saçıyor, kalbi kırık Charlie ise, bu zor koşullarda kahramanca davranıyor. Depoda sıkışıp kalan diğer kişiler arasında, cesurlar da var korkaklar da; hemen pes edenler de var mücadele edenler de; ve hatta, arkadaşını sırtından vuranlar da.

Film, “göstermek”ten de hiç çekinmemiş. Epey kan revanın yanı sıra, uzaylı yaratığı da bol bol, hatta boydan görüyoruz. Attack the Block’taki kadar eğlenceli bir tarzda olmasa da, yer yer absurd komedi unsurları da kullanılmış. Örneğin, uzaylı yaratık arkadan yaklaşırken etrafındakilerin “hadi kapıyı aç” diye tekrar tekrar bağırmaları kapıyı açmaya çalışan karaktere pek yardımcı olmuyor. Başka bir sahnede, filmin renkli karakterlerinden David’den, yaratıkla burun buruna geldiği gergin bir anda şu repliği duyuyoruz: “kötüsün, aynı karım Mary gibi”. Ve filmin başında kocaman bir kurt köpeğini haklayan yaratık, oyuncak versiyonuyla aynı kolaylıkla baş edemiyor. (sinir bozucu oyuncaklar son dönemde korku filmlerinde çok moda gibi!) Filmde izlediğimiz absurd hallere bir diğer örnek ise, filmin “paylaşılamayan kız”ı Shelley’yi yaratığın da uzun uzun süzmesi, yüzüne dokunması, neredeyse yanağını okşaması.

“Sıkışık mekanda uzaylıyla mücadele” teması filmde, “zor zamanlarda düzgün davranma/davranamama” temasıyla kol kola gidiyor. En düzgün davranan kişinin, filmin tek siyahi karakteri olması hoş bir detay. “Klastrofobik his” üzerinden çalışan bu filmdeki (filmin geneline hakim bu his, tavandaki yuvarlak havalandırma boruları içinde çekilen sahnelerde daha da baskın) bir diğer hoş detay, filmin zaman zaman karakterlerin gözlerini yakın plana alarak (hatta bazan tek göze zoom yaparak) korkuyu gözlerde göstermeyi denemesi.

No comments: