Sunday 23 December 2007

Sherlock Holmes


Ne Kadar Kolaymış, Değil Mi Watson?


12/09/2004 (Radikal Iki)

ÖZLEM ÖZ

SHERLOCK HOLMES'UN BÜTÜN MACERALARI Sir Arthur Conan Doyle, Güncel Yayıncılık/Sekiz kitap/ 2004 İstanbul

Geçtiğimiz günlerde genelde polisiye roman, özellikle de Sherlock Holmes tutkunlarını sevindiren bir gelişme oldu. Güncel Yayıncılık, sekiz kitaplık, Sherlock Holmes'un Bütün Maceraları serisi ile ünlü dedektifimizin incelikle çözdüğü, artık her biri klasikleşmiş 'vaka'ları, Strand Magazine'nde yayınlandıklarında kullanılan, Sidney Paget'in orijinal çizimleri ile birlikte yayımladı. (Paget'in çizimlerinde Holmes için kardeşini model olarak kullandığı söylenir.) Sherlock Holmes karakteri, Edinburgh (İskoçya) doğumlu bir tıp doktoru olan Sir Arthur Conan Doyle (1859-1930) tarafından yaratıldı ve Holmes, dördü roman 56'sı uzun öykü biçimindeki toplam 60 vakayı ayrıntılara önem veren, titiz ve detaylı çalışmaları ve dehası sayesinde çözüme ulaştırdı. Dedektifimiz, sadık dostu Dr. Watson ile birlikte Londra'da Baker Street 221 b'de yaşayan (ilerleyen bölümlerde Dr. Watson evlenir ve ayrı bir eve taşınır), yalnızca kendisine ilginç gelen olayları çözmek üzere ilgilenmeye değer bulan ve keman çalmaktan, 'kimya köşesi'nde deneyler yapmaktan, 'arı kültürü' gibi tuhaf konularla uğraşmaktan hoşlanan bir karakter olarak çiziliyor. Ayrıca Holmes, artık ikonlaşmış olan görüntüsünden yaygın olarak bilindiği gibi zaman zaman pipo tüttürmenin yanı sıra, morfin ve kokain de kullanır (o dönemde yasalmış) ve kadınlarla pek ilgilenmez. Tipik bir vaka, Dr. Watson ile Holmes, Baker Street'deki dairelerinde şöminenin başında otururlarken, bir müşteri adayının -vakanın niteliğine göre- telaşla/korkuyla/merakla içeriye girmesiyle başlar. Bazen de Dr. Watson'un çözdükleri yüzlerce vaka arasından anlatılan vakayı bizim için ne açıdan ilginç bulup da seçtiğine dair bir açıklama yapılır. Scotland Yard'dan bir müfettişin yardım talep etmesi de bir vakanın üstlenilmesinde tetikleyici rol oynayabilir. Eğer Holmes olayı incelemeye değer bulursa, okurlara kalan hikâyenin bundan sonrasında Holmes'un 'aziz dostu' Dr. Watson ile birlikte macerayı kendine özgü yöntemlerle çözmesini zevkle takip etmektir.

Holmesmania


Holmes karakteri o kadar sevilir ki, bu popülerite bir vakada Holmes'a "insan hiçbir şeydir, eser ise her şey" dedirten yaratıcısını bile rahatsız eden boyutlara ulaşır ve Doyle bir vakanın (The Final Problem) sonunda Holmes'u İsviçre Alpleri'nden aşağıya yuvarlayıverir. Ancak okuyuculardan o kadar çok tepki gelir ki (hatta bir okuru işi Doyle'a "canavar" demeye kadar vardırır), bir süre sonra Holmes öykülere geri döner. 1901 yılında Strand Magazine'nde tefrika edilen ve yukarıda sözü edilen dört romandan en ünlüsü olan "Baskerviller'in Köpeği", gazete bayilerinin önünde kuyruklar oluşmasına neden olur; gazete karaborsaya düşer. Artık olayın adı konmuştur: Holmesmania. İlerleyen yıllarda hayran kulüplerinin düzenlediği toplantılar, çıkarılan yayınlar, filmler, TV dizileri birbirini izler. Hiç şüphe yok ki Sherlock Holmes, polisiye romanın en ünlü dedektifidir. Sherlock Holmes hikâyeleri pek çok ülkede olduğu gibi, Türkiye'de de çok geçmeden çevrilir. Saptanabilen ilk Holmes çevirisinin 1909'da, yani Osmanlı döneminde yapıldığını biliyoruz. Erol Üyepazarcı'nın Türkiye'de yayımlanmış polisiye romanlar hakkında detaylı bir inceleme sunan "Korkmayınız Mr. Sherlock Holmes" (1997) kitabının başlığına esin kaynağı olan bu ilk çevirilerden birinde, çevirmen S. Faiz, okurlar bir yana, hikâyenin kahramanı ile de sohbeti seviyor: Sherlock Holmes'un ateşte yanıp kavrulmasını dilediği bir caninin saf ve temiz ateşi kirletmesinden endişelenmesini ifade etmesi üzerine, çevirmenimiz bir dipnot düşüyor: "Korkmayınız Mister Sherlock Holmes! Maddi olarak ateşten daha âlâ temizleyici bir şey daha yoktur." İlk çevirilerden biri olan "Sherlock Holmes'un Sergüzeştleri"nin (1912) önsözünde, çevirmen öyküler için "sehl-i mümteni" deyimini kullanıyor ki bu deyimin Osmanlıca'da 'kolay sanıldığı halde taklidi ve benzeri zor olan' anlamında kullanıldığı biliniyor. Bu sade ve zarif öyküler, gerçekten de ilk başta "kolay gibi" görünür. Böylesi bir algılamanın oluşabileceğinin farkında olan Doyle, bunu Dr. Watson'un ağzından açıkça dillendirir. Öyle ki, Dr. Watson çeşitli defalar olayın açıklığa kavuşmasının ardından, "sen anlatınca ne kadar kolay geliyor; bunları ben nasıl düşünemedim diye şaşırıyorum" der.

Ben de yazarım!


Anlaşılan bu uyarılar pek fayda etmez ve dünyanın çeşitli yerlerinde olduğu gibi Türkiye'de de "ne kolay, ben de yaparım" ruh hali ile (isterseniz buna "Kenan Evren-Picasso yanılsaması" diyelim!) taklit Sherlock Holmes hikâyeleri yayımlanmaya başlanır. Dime Novels (on paralık romanlar/öyküler) sınıfında düşünülebilecek bu maceralar, "Şerlok Holmes-Dünyanın En Meşhur (bazen En Zeki) Polis Hafiyesi" ya da "Şerlok Holmes-Harikulade Maceralar" gibi seri başlıklarıyla haftada bir yayımlanan kısa öykülerden oluşuyor. Örneğin, 1950'lerde yayımlanan maceralardan bazılarında Dr. Watson, 'Harri Takson' olmuş, bir tanesinde de vakayı tek başına çözmek zorunda kalmış ('Vatson Tek Başına'). Ve artık 1950'lere geldiğimizden, orijinal hikâyelerde olayları çözmek için sürekli telgraf çeken Holmes, artık telefon ediyor! Yazıyı bitirirken, Sherlock Holmes'un Türkiye'ye gelip bir 'hürriyet nutuğu' çektiği 1908 tarihli "Abdülhamit ve Sherlock Holmes" adlı inanılmaz bir romanın bile yazıldığını not edelim ve Sherlock Holmes'un orijinal maceralarının yanı sıra diğerlerini de (örn. Leblanc'ın "Arsen Lüpen Herlock Sholmes'a Karşı" - dizgi hatası yok!), Üyepazarcı'nın yukarıda söz edilen (polisiye edebiyat 'ciddi' edebiyat üzerine oldukça ilginç bir tartışmanın da sunulduğu) kitabıyla birlikte okumanızı ve bulursanız, yazıldıkları dönemlerin ruh halini çok güzel biçimde yansıtan taklitlerinden de (örn. Türklerin Sherlock Holmes'u "Amanvermez Ali'nin Müthiş Maceraları") 'sakınmamanızı' tavsiye edelim.

No comments: