Sunday 23 December 2007

Dylan Dog: Dellamorte Dellamore (Ölüme Dair Aşka Dair)



Kabuslar Dedektifi

03/07/2005 (Radikal Iki)

ÖZLEM ÖZ

Kâbuslar dedektifi Dylan Dog'un iki yeni macerayı içeren son sayısı (Dylan Dog 11: "Bir Yaz Gecesi Kâbusu" ve "Kaplanın Rüyası") geçtiğimiz günlerde yayımlandı. (Darısı son yılların bir diğer bağımlılık nesnesi, yine İtalyan "fumetti"lerinden Kadın Dedektif Julia'nın başına!) Türkçe'de Giovanni Scognamillo'nun yayın danışmanlığı ile Rodeo Kitap tarafından yayımlanan Dylan Dog maceraları, aslen ünlü İtalyan yayınevi Sergio Bonelli Editore ürünü. Dylan Dog'un 1986 yılında "Yaşayan Ölülerin Şafağı" adlı ilk macerasının yayımlanmasından bu yana epey zaman geçti ve Dylan Dog bu zaman zarfında "en çok satan İtalyan çizgi romanı" sıfatını kazandı. Daha yaygın biçimde tanındığını söyleyebileceğimiz Martin Mystere'nin yaratıcısı Alfredo Castelli dahi, duyduğu kıskançlık dolayısıyla Dylan Dog'u olabildiğince az okuduğunu itiraf ederek, Dylan Dog'un şu anda İtalya'da yayımlanan en iyi çizgi roman ve yaratıcısı Tiziano Sclavi'nin de bu alandaki en iyi yazar ve senarist olduğunu teslim ediyor. Bazı aylarda bir milyonu aşan bir tiraja ulaşan, bazı maceraları ikinci/üçüncü baskıya giren, koleksiyonerler için özel kitapları ve dev albümleri yayımlanan, hakkında tezler yazılan ve adına festivaller düzenlenen Dylan Dog'un yakında bir filminin çekileceği söylentileri de dolaşmakta. Zira, Miramax'a bağlı Dimension Films Dylan Dog'un film haklarını satın aldı. (Aslında Dylan Dog'la ilişkilendirilebilecek -ki senaryo yazarı Sclavi de bu ilişkiyi doğruluyor bir İtalyan filmi zaten var: Dellamorte Dellamore.)

Rupert Everett?

Karakterimizi biraz tanıyacak olursak, Dylan Dog Londra'da Craven Road 7 numarada asistanı Groucho ile yaşayan, "beşbuçukuncu hissi" güçlü ve "günde 50 sterlin artı masraflar"a doğaüstü gizemli olayları çözmeye hevesli bir kâbuslar dedektifi. Eski bir polis ve eski bir alkolik olan Dylan (romantik bir şıpsevdi olarak çizilen karakterimiz geçmişte bir IRA militanı olan Lillie'ye âşık olup evlenmiş, ancak Lillie'nin ölümünün ardından Scotland Yard'tan ayrılarak kendini alkole vermiştir), artık içki içmez ve bir vejeteryandır. Dylan Dog fiziksel görünüm olarak Rupert Everett'i andırır, ki karakterlerin fiziksel görünümleri için sevilen sinema yıldızlarından esinlenme eğilimi son dönem İtalyan çizgi romanlarında sıklıkla görülmekte (Audrey Hepburn'den bariz esinler taşıyan Kadın Dedektif Julia bu konuda diğer bir örnek). Kahramanımızın fiziksel görünümünün diğer bir tanımlayıcı unsuru "kot-kırmızı gömlek-siyah ceket"ten oluşan giysileri ki, Sclavi bazı maceralarda Dylan Dog'un sürekli aynı giysileri giymesi üzerine kendi kahramanıyla dalga geçmekten geri durmaz. Diğer pek çok ünlü meslektaşı gibi, düşünürken müzik aleti çalma geleneğini (burada klarnet) devam ettiren ve gemi modelleri yaparak saatler geçirmekten hoşlanan Dylan, bir çizgi roman kahramanından -hele mesleği kâbuslar dedektifi olan bir kahramandan beklenmeyecek derecede hassas ve kırılgan olmasıyla ve binbir çeşit fobisiyle (uçak, yükseklik, kapalı yer, vs.) bizi şaşırtır. Ama belki de, tam da bu nedenlerle okurlarının dostu olmayı başarmış olduğu da iddia edilebilir. Çizgi romanda öne çıkan diğer karakterlerden Groucho (ilerleyen maceralarda ismi değişti), Dylan Dog'un yardımcısı ve en iyi arkadaşı. Yalnız fiziksel görünümüyle değil, soğuk espirileriyle de ünlü komedyen Groucho Marx'ın bir kopyası. Scotland Yard'tan müfettiş Blouch ise, Dylan Dog'un kendisini bulaştırdığı, zaman zaman da kendi isteğiyle bulaştığı doğaüstü olaylar nedeniyle emekliliğinin yanması endişesinde olan, orta yaşlı, iyi kalpli ve sevimli bir polis. Bu ana karakterlerin yanı sıra, bazı maceralarda suçlular/kurbanlar/polisler arasında bazı tanıdık yüzlerin (örn. A. Hopkins) "konuk sanatçı" olarak özel katkılarını ve birden fazla Dylan Dog hikâyesinde gördüğümüz Xarabas ve ölüm meleği gibi yan karakterleri de anmak gerek. Son olarak, Dylan'ın Castelli karakteri Martin Mystere ile ortak maceraları olduğunu da belirtelim, ki bu maceralardan birinde iki karakterin kız arkadaşları tarafından karşılaştırılmaları sahnesi oldukça ilginç: Martin'in kız arkadaşı -aslında duygusallığa pek pirim vermeyen Martin'in eğer biraz Dylan'a benzeseydi, nasıl da "tam anlamıyla mükemmel" olabileceği yönünde görüş beyan ederken, Dylan'a düşen sitem-beklenebileceği gibi eğer "biraz daha rasyonel, biraz daha az duygusal" olabilseydi ne kadar "mükemmel" biri olabileceği yönünde!

Göndermeler

Başlangıçta Sclavi (senaryo)-Villa (çizimler) ikilisinin ürünü olan Dylan Dog, sonradan pek çok yazar ve çizerin katkılarına açılsa da, senaryolar üzerinde Sclavi'nin kontrolü büyük ölçüde devam ediyor. Dylan Dog maceraları arasında fantastik öğeler taşımayanlar azınlıkta. Anlaşılan o ki, ilgilendiği konular itibarıyla gazeteciler tarafından zaman zaman "şarlatan" olarak anılma riskini göze alan dedektifimiz, pek çok macerada kendisini vampirlerin, kurt adamların, zombilerin karıştığı vakaların çözümüne adamakta kararlı. Dylan Dog hikâyelerinde janrı iyi bilenlerin yakalayabileceği ince göndermelerin yanı sıra (örn. Tod Browning'e), daha yaygın biçimde bilinen klasiklere de (örn. Conan Doyle'un Holmes hikâyeleri, Poe'nun Kuzgun'u, Bergman'ın Yedinci Mühür'ü gibi) göndermeler yapıldığını not edelim. İnternet üzerinde okurlar arasında düzenlenen bir ankette hüzünlü ve güzel bir hikâye olan "Johnny Freak" en sevilen Dylan Dog macerası seçilmiş olsa da, diğer maceralar yakın takipte. Benim oyum, ölüm temalı ve şiirlerle bezeli ("Ölüm yaşıyor/Yaşamsa ölmekte") "Lanetli Ayna" ile Dylan Dog hikâyelerinde zaman zaman sezilen kapitalizm eleştirisini hikâyenin merkezine yerleştiren "Deniz Kızının Şarkısı"na. Dylan Dog'un yayıncısı Sergio Bonelli, Dylan Dog Dev Albüm I'in giriş yazısında, bu dev albümleri "Dylan Dog'u aylık değil de on beş günlük, hatta haftalık olarak çıkarmamızı söyleyip duran, gözü doymak bilmeyen ısrarcı okurlara" armağan ettiklerini söylüyor ve "Haftalık değil, günlük yayımlamamızı isteyen biri bile çıkmıştı," diye sitem ediyor. Ne diyelim, aylık maceralar düzenli olarak Türkiye'de de yayımlansın, biz ona razıyız!

No comments: